Kastamonu

KASTAMONU MU?

Anadolu’nun en köklü şehirlerinden biri olan Kastamonu, tarihi, kültürel mirası ve doğal güzellikleriyle dikkat çeken bir merkezdir. Hititlerden Osmanlı’ya kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış olan şehir, bu yönüyle Anadolu’nun kültürel zenginliğini günümüze taşımaktadır.

Şehrin simgeleri arasında Osmanlı döneminden kalma ahşap konaklar, camiler, hanlar ve bedestenler yer almakta; bu yapılar Kastamonu’nun geleneksel mimarisini gözler önüne sermektedir. Milli Mücadele yıllarında önemli bir rol üstlenen Kastamonu, Şerife Bacı’nın fedakârlığı ve İstiklal Yolu ile Cumhuriyet tarihimizde de ayrıcalıklı bir konuma sahiptir.

Kastamonu aynı zamanda zengin bir el sanatları ve gastronomi kültürüne sahiptir. Ahşap oyma, bakırcılık ve dokumacılık gibi geleneksel zanaatlar hâlâ yaşatılmakta; etli ekmek, banduma, çekme helva ve siyez bulguru gibi yöresel lezzetler kentin mutfak kültürünü ön plana çıkarmaktadır.

Şehrin gastronomik değerleri arasında ise özellikle Kastamonu pastırması ayrı bir yere sahiptir. Kendine özgü üretim yöntemiyle bilinen bu pastırma, Anadolu’nun diğer bölgelerindeki pastırmalardan farklı olarak daha az tuzlu, daha yumuşak ve doğal lezzetiyle öne çıkar. Yüzyıllardır sürdürülen bu geleneksel üretim tarzı sayesinde Kastamonu pastırması, Türkiye’nin en özel yöresel ürünlerinden biri olarak ün kazanmıştır.

Kastamonu yalnızca kültürel mirasıyla değil, doğal güzellikleri ile de öne çıkar. Özellikle Karadeniz kıyısında yer alan Cide, İnebolu, Abana, Çatalzeytin ve Doğanyurt sahilleri, el değmemiş doğasıyla dikkat çeker. Kastamonu kıyılarındaki Gideros Koyu, Karadeniz’in saklı cennetlerinden biri olarak anılır ve eşsiz manzarasıyla ziyaretçilerine huzur verir. Ayrıca 20 kilometreyi aşan uzunluğuyla Cide Sahili, Türkiye’nin en büyük sahillerinden biri olarak bölgeye gelenlere benzersiz bir deniz ve kumsal deneyimi sunar. Bunun yanı sıra Horma Kanyonu, Ilgaz Dağları, Valla Kanyonu ve Ilıca Şelalesi gibi doğal alanlar da şehre gelenlere unutulmaz anılar bırakır.

Tarihî mirası, kültürel değerleri, eşsiz mutfağı ve doğal güzellikleriyle Kastamonu; ziyaretçilerine hem geçmişin izlerini hem de günümüzün samimiyetini sunan özel bir şehirdir.

 Kale, şehrin ortasındaki yüksek bir tepe üzerine kurulmuştur. Büyük kısmı yıkılmış olsa da iç kale hâlen ayaktadır. Sur duvarlarının bir kısmı, burçlar ve gözetleme noktaları günümüze kadar gelmiştir. Ayrıca kaleden Kastamonu şehir merkezinin panoramik manzarası izlenebilmektedir.

Kalenin ilk olarak M.S. 12. yüzyılda Bizans İmparatorluğu döneminde inşa edildiği düşünülmektedir. Bazı kaynaklarda ise temellerinin çok daha öncesine, hatta M.Ö. dönemlere kadar uzanabileceği belirtilir. Ancak bugün görülen surların büyük kısmı Bizanslılar
1071 Malazgirt Zaferi’nden sonra Türklerin Anadolu’ya girişiyle kale Çobanoğulları ve ardından Candaroğulları Beyliği’nin hâkimiyetine geçti. Bu dönemlerde kale tamir edilip güçlendirildi.
1460 yılında Fatih Sultan Mehmet döneminde Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlılar zamanında kale bir savunma merkezi olmanın yanında şehrin yönetim merkezi olarak da önem taşıdı.

Horma Kanyonu, Kastamonu’nun en etkileyici doğal güzelliklerinden biridir.

Konum:
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde, Küre Dağları Millî Parkı sınırları içinde yer alır.

• Yaklaşık 3 km uzunluğunda bir kanyondur.
• Kanyonun içinden Zarı Çayı akar ve bu su akışı kanyonun dar ve derin yapısını oluşturmuştur.
• Bazı noktalarında kanyon oldukça daralır ve sarp kayalıklarla çevrilidir.

Yürüyüş Platformu:
Horma Kanyonu’nun en dikkat çekici özelliği, kanyonun bir bölümünde yer alan ahşap yürüyüş yoludur.
• Yaklaşık 4 km uzunluğundadır.
• Tamamen kanyonun kayalık duvarlarına sabitlenmiş şekilde yapılmıştır.
• Yürüyüş boyunca ziyaretçiler hem kanyonun içindeki suyu hem de yüksek kayalıkları yukarıdan izleyebilir.


Horma Kanyonu’nun sonu, Kastamonu’nun meşhur doğal güzelliklerinden biri olan Ilıca Şelalesi’ne açılır. Bu yüzden kanyonu gezenler yürüyüşlerini şelale manzarasıyla tamamlar.

Kastamonu’daki turizmin göz bebeklerinden biri olan Horma Kanyonu,
• Trekking, doğa yürüyüşü ve fotoğrafçılık için çok uygun bir yerdir.
• Kanyon, Küre Dağları Millî Parkı ile birlikte ekoturizm açısından bölgenin en önemli cazibe merkezlerinden biridir.

VALLA KANYONU

Valla Kanyonu, Kastamonu’nun ve hatta dünyanın en etkileyici kanyonlarından biridir.

Konum:
Kastamonu’nun Pınarbaşı ilçesinde, Küre Dağları Millî Parkı içinde yer alır.

• Dünyanın en derin ikinci kanyonu olarak bilinir.
• Yaklaşık 12 km uzunluğunda ve bazı yerlerde 1000 – 1200 metre derinliğe ulaşır.
• Kanyonun içinden Devrekâni Çayı akar.
• Kanyon oldukça sarp kayalıklarla çevrilidir.
• Bazı kısımları çok dar ve tehlikeli olduğundan rehbersiz geçiş yapmak zordur.
• İçinde zengin flora ve fauna bulunur, endemik türlere ev sahipliği yapar.

Kastamonu’daki turizmin göz bebeklerinden biri olan bu kanyon,
• Kanyonun kenarında yapılmış cam seyir terası, 500 metre yükseklikten muhteşem manzarayı izleme imkânı sunar.
• Adrenalin ve doğa tutkunları için trekking, kamp ve fotoğrafçılık açısından idealdir.
• Tehlikeli yapısı nedeniyle profesyonel dağcılar için uygundur, amatör ziyaretçiler genellikle seyir terasını tercih eder.

Konum ve Genel Bilgi:
Cide, Kastamonu’nun Karadeniz’e kıyısı olan ilçelerinden biridir. Yaklaşık 11 km uzunluğunda sahil şeridi ile Türkiye’nin en uzun sahillerinden birine sahiptir. Hem ince kumlu plajları hem de kayalık kıyılarıyla dikkat çeker.

Özellikleri:
• Doğal yapısı bozulmamış, bakir koylara sahiptir.
• Sahil boyunca balıkçı tekneleri, küçük koylar ve yürüyüş alanları bulunur.
• Özellikle yaz aylarında hem yerli halk hem de turistler için popüler bir deniz turizmi noktasıdır.

Öne Çıkan Yerler:
• Gideros Koyu: Doğal liman özelliği taşır, Karadeniz’deki en güzel koylardan biridir. Homeros’un “Odysseia” destanında bile adı geçtiği rivayet edilir.
• Loç Vadisi ve çevresi: Denizden iç kesimlere uzanan doğa yürüyüşü rotaları bulunur.
• Çakraz ve İlyasbey Plajları: Deniz turizmi açısından öne çıkan kumsallardır.

Kastamonu, Cumhuriyet tarihimizde özel bir yere sahip olan şehirlerden biridir. 1925 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Kastamonu ziyaretinde ilan ettiği Şapka İnkılabı, Türkiye’nin modernleşme yolundaki en önemli adımlardan biri olmuştur. Bu tarihi mirası yaşatmak amacıyla kurulan Şapka Müzesi, ülkemizde alanında ilk ve tek müze olma özelliğini taşımaktadır.

Şapka Müzesi’nde farklı dönemlere ait şapkalar sergilenmekte, kıyafet inkılabının toplumsal hayata etkileri somut örneklerle ziyaretçilere aktarılmaktadır. Böylece şapkanın yalnızca bir giyim eşyası değil, aynı zamanda bir modernleşme, kimlik ve değişim sembolü olduğu vurgulanmaktadır.

Müze;
• Tarihi değeri ile Cumhuriyet inkılaplarını hatırlatır,
• Kültürel boyutu ile Türk giyim geleneğinin gelişimini ortaya koyar,
• Eğitimsel işlevi ile yeni nesillere geçmişi öğretir,
• Turistik cazibesi ile Kastamonu’nun kültürel kimliğine katkı sağlar.

Bugün Şapka Müzesi, yalnızca bir sergi alanı değil; aynı zamanda Cumhuriyet’in değerlerini ve Kastamonu’nun tarih sahnesindeki özel konumunu yansıtan bir hafıza mekânı olarak önemini korumaktadır.

Kastamonu’nun en bilinen simgelerinden biri olan Saat Kulesi, şehre hâkim bir noktada konumlanmış, tarihi ve mimari değer taşıyan önemli bir yapıdır. 1885 yılında Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa tarafından inşa ettirilmiştir. Kule, dikdörtgen planlı yapısı ve taş işçiliğiyle dönemin mimari anlayışını yansıtmaktadır.

Saat Kulesi’nin yapılışına dair dikkat çekici bir rivayet bulunmaktadır. Söylenceye göre, kulenin saat mekanizması ilk olarak İstanbul’da, Dolmabahçe Sarayı’nda kullanılmıştır. Ancak saatin her saat başında çıkardığı güçlü ses, özellikle geceleri, saray çevresinde rahatsızlığa yol açmıştır. Dönemin padişahı bu durumu öğrenince saatin kaldırılmasına karar vermiştir. Daha sonra saat, Kastamonu Valisi Abdurrahman Paşa’ya gönderilmiş ve şehre kazandırılmıştır. Böylece İstanbul’dan Kastamonu’ya uzanan bu hikâye, kulenin tarihî önemini daha da anlamlı kılmıştır.

Yaklaşık 12 metre yüksekliğe sahip olan kule, bugün de işlevini sürdürmekte ve Kastamonu’nun birçok noktasından görülebilmektedir. Şehrin siluetine karakter katan Saat Kulesi, özellikle akşamları yapılan ışıklandırmalarla ayrı bir güzellik kazanır. Ayrıca bulunduğu konum itibarıyla ziyaretçilere Kastamonu manzarasının en güzel örneklerini sunar.

Kastamonu Saat Kulesi, yalnızca zamanı ölçen bir yapı değil; aynı zamanda şehrin tarihî ve kültürel hafızasında önemli bir yere sahip olan, kenti temsil eden değerli bir simgedir. Kastamonu’ya gelen ziyaretçilerin mutlaka görmesi gereken bu anıt eser, geçmişten günümüze uzanan köklü bir mirası günümüzde de yaşatmaktadır.